Angels Fallen (2020)

Michael Madsen ve Eric Roberts kadroda olunca insan 8-9 puanlık olmasada en azından 5 veya 6 puanlık bir film bekliyor.Bizim adamların isimleri var suretleri yok.Rol kabiliyetleri sıfır olan bir avuç insanı toplayıp hadi eğlenelim bu arada filmde çekeriz demişler.Allahım ışın tabancaları nedir öyle bir an aklıma Cüneyt abimizin Dünyayı Kurtaran Adam filmi geldi gözümün önüne o bile bundan iyi en azından bizden.Efektleri konuşmaya gerek yok,sizde googl dan indirin bir proğram daha iyisini yaparsınız.

Senaryosunu, Amanda Barton’un yazdığı “Angels Fallen”, yönetmen koltuğunda Ali Zamani’nin oturduğu, (amiyane tabirle) “eşek şakası” gibi bir drama…

Öyle ki, gerek “derme çatma” hikâyesi ve gerekse de birbirleriyle değil kimyasal, matematiksel bir uyum içinde dahi olmayan “toplama” oyuncu kadrosu ile “en kötülere verilen”, 2021 yılının Razzie Ödüllerine bile aday olamayacak kadar “berbat” bir film var karşımızda…

Zira 2020 yılınınkiler de, toplam altı ödülle aslan payını, hiç olmazsa bir tarzı bulunan “Cats” kaparken, “Rambo: Last Blood” da iki ödül yazdırmış hanesine… Aynı Razzie’den, “Dolemite Is My Name” ile Eddie Murphy ve “The Fanatic” artı “Trading Paint” ile de John Travolta’da paylarına düşeni kaçırmamışlar…

Yani bu ödüllerden birine sahip olabilmek için filmde, “tiye” alınabilmek adına hiç değilse elle tutulur tek bir şeyin bulunması gerekiyor ki, böylelikle öncelikle “aday” oluna bilinsin… Sonra da yarışıp ödülü alsın…

Bize göre bu, çekimleri Üsküp’te gerçekleştirilen “Angels Fallen” için çok zor ve hatta neredeyse imkânsız…

Zaten oyuncu kadrosundan teknik ekibine kadar her tarafı tel tel dökülen bu “beceriksizlik abidesi” filmin, yukarıdaki beş önemli örnek de dikkate alındığında, neresi aday gösterebilir ki?

Bu arada filmin, (başkarakteri Gabriel’in göğsünde koskocaman istavrozu bulunan bir kolyenin sallandığı) din sömürüsünü esas alan, iblis, şeytan ve melekli hikâyesinin izleyiciyi kesmeyeceği düşünülmüş olmalı ki, tam da “Ne alaka?” denilecek bir noktada mevzuya, aniden “Annabelle” çakması bir “Isabelle” bebek de ittirilivermiş…

İşte o an, “gülmek” ile “ağlamak” arasındaki bir ruh haliyle ve haklı olarak, “Bırak arkadaş!” deyip filmin fişini çekmeyi düşünüyorsunuz…

Fakat sakın yapmayın bunu…

Yoksa finalde, utanmadan olası bir “devam filmine” yapılan “gönderme” (yahut da “ima”) maskaralığını kaçırıverirsiniz…

Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde “Gereksiz” kategorisine dâhil ederek puan olarak da 2 verdiğimiz bu film için önerimiz de, “bırakın yalnız başına kalsın” şeklinde olacak…

Buffy the vampire slayer tarzında ama ondan çok daha düşük kalitede bir yapım. Arkadaşın dediği gibi isimlere kanıp, acaba demeyin zira film cidden aşırı kötü! O yanma olayı zaten harika, bazı yerlerde cep telefonlarında aplikasyon kullanıp videolara yaptığımız renk değişiklikleri gibi efektler falan var. Velhasıl gerek yok derim, siz bilirsiniz!