Giriş Kayıt

Eğer Bir Ağaç Devrilirse: Yeryüzü Özgürlük Cephesi (2011)


If a Tree Falls: A Story of the Earth Liberation Front

85 dk
Adaylık; Oscar, 5 ödül ve 1 adaylık
7.5
  • 150/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
7.5/10 puan 19 kullanıcı oyladı
Rating:
7.1
88
65
Vizyon Tarihi:
01 Ocak 2011 (ABD)
Dil:
İngilizce
Müzik:
Web Sitesi:
37 kişi izledi 40 kişi izleyecek 4 kişinin favorisi 32 takip
Özet
Daniel McGowan’ın, çevreciliği aşırı uçlara taşıyarak, nasıl Usame Bin Ladin ile aynı FBI listesinde yer aldığının hikâyesi. Eğer Bir Ağaç Devrilirse tarihimizin en radikal çevreci grubunun hikâyesini anlatıyor: Yeryüzü Özgürlük Cephesi ya da ELF ya da FBI'ın deyimiyle, "Amerika'nın bir numaralı iç terörist tehdidi." Önce ELF'in kuruluşuna ve büyümesine göz atıyoruz, sonra Daniel McGowan'ın barışçıl bir aktivistten kundakçılık gibi terörist eylemlerle suçlanan birine dönüşmesini izliyoruz. Bu, bir pasifist olarak başlayıp, toplumun iyiliği için hayatların tehlikeye atılması gerektiğine inanmaya başlayan birinin hikâyesi. Yönetmen Curry'nin başarısı hem ELF'in davasını, hem de diğer çevreciler arasında yarattığı karşı duruşları ikna edici bir şekilde sunabilmesi. Sonuçta ortaya çıkan film, hem ortalığı kızıştırabilecek bir politik belgesel, hem de kişisel ve samimi bir yaşam öyküsü. | Gönderen: kirdenadam
Fragman Görseller
  • If a Tree Falls: A Story of the Earth Liberation Front
  • If a Tree Falls: A Story of the Earth Liberation Front
  • If a Tree Falls: A Story of the Earth Liberation Front
  • If a Tree Falls: A Story of the Earth Liberation Front
Yorumlar
11 yıl önce
avatar
“Daniel McGowan Brooklyn doğumlu, babası polis, orta sınıf ve apolitik bir aileye mensup. İşletme okuduğu üniversite yılları esnasında katılım göstermeye başladığı bir ekoloji derneğiyle beraber yavaş yavaş öfke ve adalet duygularıyla güdülenmeye başlayan bir genç. Kendisini 1999’da ülkenin kuzeybatı ucundaki Oregon eyaletinin Eugene kasabasına ve çeşitli kundaklama eylemlerine sürükleyen süreç, yönetmen Marshall Curry’nin belgeseli ‘Eğer Bir Ağaç Devrilirse: Yeryüzü Özgürlük Cephesi’nin Hikâyesi’nde terörizm konusuyla yan yana irdeleniyor.

Earth Liberation Front (ELF), 1990’larda doğa saldırılarına karşı sivil itaatsizlik eylemleri düzenleyen, örneğin 1995’te tomruk şirketlerinin Oregon’daki bir ormana girmesini engelleyen barikatı bir sene boyunca ayakta tutan aktivist bir örgüt. Ortaya koydukları eylemler ise çoğunlukla slogan atmak, kendilerini ağaca zincirlemek ya da oturma protestoları gibi barışçıl eylemler. Bu pasifist mücadele anlayışına karşı inancın sarsıldığı olay ise Symantec şirketi için bir otopark yapılması amacıyla kesilecek tarihi ağaçların korunmasına yönelik bir eylem oluyor. Sabah erken saatte ağaçlara tırmanan aktivistler, polisin acımasız biber gazı saldırısına ve şiddetli dayağına maruz kalıp tutuklanıyor. Bu olay bölgedeki çevreci hareket için radikalleştirici bir kırılma noktası. McGowan da bölgeye böyle bir ortamda geliyor ve başka türlü direniş pratikleri geliştirmek isteyen çevrecilerin arasına dâhil oluyor. Amaç kerestecilik ya da et kesimi gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketlere zarar vermek. Bu şirketlerin tek güdüsünün para olduğu fikrinden hareketle mülk saldırıları düzenlenmeye karar veriliyor ve 1996’da yakılan iki Orman Hizmetleri istasyonu sonrası, kereste fabrikaları, cip satıcıları ve orman arazisini yok eden bir kayak merkezi gibi hedeflerde yangınlar çıkarılıyor. McGowan bu eylemlerin bir kısmına gözlemci, bir kısmına da eylemci olarak katılıyor. ELF, merkezi bir liderliği olmayan, birbirinden bağımsız ve otonom hücrelerden oluşan bir yapı olduğundan kundaklama vakaları ülkenin dört bir yanına yayılıyor ve ELF Bush yönetimi tarafından ABD’nin en büyük yurt içi terör örgütü olarak isimlendiriliyor. “Terör” kelimesine bir şerh koyalım ve bir kundaklama eyleminin on yıllık sokak protestolarının durduramadığı ihlalleri keskin bir şekilde bitirebilme gücüne sahip olduğunu not edelim.

Bu noktada dönemin siyasal ve sosyal arka planını unutmamak gerekli. 1999, yine ülkenin kuzeybatısında bulunan Seattle’daki Dünya Ticaret Örgütü toplantısı esnasında şiddetli sokak çatışmalarının yaşandığı sene. Aktivistliğin önem kazandığı, insanların sokağa çıkarak bir şeyleri değiştirebileceklerine yeniden inanmaya başladıkları dönem. Aynı zamanda 2001’deki Dünya Ticaret Merkezi saldırısı ile terör kavramının devletlerin bir numaralı fetişi haline geldiği zamanlar. ABD kundaklama eylemlerini ekolojik terör olarak isimlendirmekte zaman kaybetmiyor ve FBI kararlı bir şekilde olayların faillerini yakalamak için çabalıyor. Bir ipucu, bir işbirlikçi derken olaylar çorap söküğü gibi ilerliyor ve ülke genelinde yapılan eş zamanlı baskınlardan birinde McGowan da çalıştığı ofiste yakalanıyor. Hakkında istenen hapis cezası anti-terörizm kanunları çerçevesinde 300 seneden fazla. (Mahkeme sonucu McGowan yedi sene hapis cezası aldı ve şu an terörizm suçlusu sayıldığı için dış dünyayla irtibatının çok zayıf olduğu bir federal hapishanede).

Belgeselin düşündürdüğü en can alıcı soru ise terörizmin ne olduğu. İktidarların kullandığı suçlama terimlerinin içi zamanla boşalır; ‘eşkıya’ kelimesi zamanla olumlu çağrışımlar yaratmaya başlamış, “komünistlik”, “bölücülük” gibi geçmişin suç terimleri günümüzün hak talepleri haline gelmiştir. Terörist kelimesi bu bağlamda muktedirlerin her türlü muhalif eylem ve düşünceyi bastırmak için kullandıkları amorf bir kavramdır. Yüzlerce kundaklama eylemi yapan ancak aldıkları önlemler ve kullandıkları taktikler sayesinde kimsenin burnunun kanamasına sebep vermeyen bir örgüt terörist midir? Eğer kanunlar siyasi kariyerlerin inşası için araç olarak görülüyorsa ve devlet görevlileri şirketlerin kuklaları haline gelmişse, şiddet eylemlerinde bulunmak terörizm midir? Atılan çığlıklara kulaklar kapanıyor ve tepkiler acımasız bir şekilde susturuluyorsa kanunların içinde kalarak anlamlı bir mücadele verilebilir mi? Terörizmin TDK’ya göre tanımları arasında ‘korkutma’, ‘yıldırma’ ve ‘tedhiş’ var. Peki, barışçıl bir şekilde oturma eylemi yapan birinin gözkapaklarını zorla açıp içine biber gazı sıkan polisin yaptığı da bu tanıma uymuyor mu? Maaşa bağladıkları politikacılar vasıtası ile kolluk güçleri üzerinde etki sahibi olan ve toplumun kolektif bir şekilde sahip olduğu kaynakları zapt eden şirketlerin yöneticilerinin yaptıkları da korkutmak ve yıldırmak değil mi? Belgesel tüm aktörleri çelişkileri ve idealleriyle betimleyerek bu soruları da izleyicinin kendisine sormasını sağlıyor.”

alıntıdır....
11 yıl önce
default avatar
Bu gece çok büyük beklentilerle karşısına geçtiğim bu belgeselde sadece hayal kırıklığı yaşadım. Görüntü Yönetmeni her kimse sadece mahvetmiş. Görüntülerden hiç etkilenmediğim gibi çevreci olasım bile gelmedi diyebilirim. Çok daha iyi örneklerini gördüğüm bu tarz belgesellerin izlediklerim arasında en kötülerinden birisi olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Bu kadar özel ve kaliteli bir konuyu tek kelimeyle heba etmişler. İzlemediğiniz vakit ne sinema keyfinizden ne de çevreciliğinizden bir şey kaybetmezsiniz. Çünkü bir ekleme de yapmıyor. 'leary' tercümesi çok başarılıydı. Böyle zor bir belgeselin üstesinden hakkıyla gelmiş. Eline emeğine sağlık.
10 yıl önce
avatar
Çevrecilik, doğal kaynakların tüketilmesi üzerine yapılmış orta düzeydeki belgesellerden biri. Olağan anlatımı ve tanıdık görsellik. 6.
If a Tree Falls: A Story of the Earth Liberation Front Altyazıları

Türkçe Altyazılar

Dil
CD
Çevirmen
Fps
İndirme
Gönderen
1
23.976
630
LPD
12 yıl önce
1
30
390
DSR.XviD
12 yıl önce

İngilizce Altyazılar

Dil
CD
Çevirmen
Fps
İndirme
Gönderen
  • İyi
  • Yeterli
  • Yetersiz
  • Değerlendirilmedi
  • Kaynak Altyazı Bekleniyor
  • Arşiv
Forumdan Benzer Başlıklar
Türkçe Altyazı © 2007 - 2023