1984 (1984)

Uzun zamandır seyretmek için fırsat kolladığım bir filmdi; 1984. Kitabını okuduktan sonra filmin etkisini merak ettim uzun süre ve bir çokları için kitaba nazaran kötü bir film ve anlatım olduğunu duymuştum. Bu yorumlardan etkilenmeyerek ne de iyi etmişim diyorum şimdi; filmi beğendim yarattığı etki güzel film bence genel anlamda gayet başarılıydı. Bu kadar olumlu konuşmamın sebebi belki de en son izlediğim uyarlama filmi berbat bulmuş olmamdır diye aklımdan geçirmeden edemiyorum(Karamazov Kardeşler).
Memnuniyetsiz bir yorum olarak görmeyin fakat,belki günümüz şartlarında bir versiyon daha çekilirse belki tam da aranılan o ütopik etki bulunabilir. Nitekim; filmin 1984 ve 1956 yapımı olmak üzere 2 versiyonu var ve ikiside beklenen reaksiyonu alabilmiş değil.

Filmden alıntılar;
"Gercek var ve gercek olmayan var. Ozgurluk iki arti ikinin dort oldugunu soyleyebilme ozgurlugudur.Eger bu kabul edilirse, geriye kalan her sey bunu takip eder."

- Eger bana hislerimi degistirtebilirlerse, seni sevmeme engel olabilirler.
- Bu gercek itaatsizlik olurdu.
- Bunu yapamazlar,bu yapamayacaklari bir sey.
- Sana iskence yapip istediklerini soyletebilirler ama seni buna inandiramazlar.Icine giremezler kalbine giremezler.
"Senin sorununun ne oldugunu gayet iyi biliyorsun.Bunu senelerdir biliyordun ama bilgiye karsi savastin,zihinsel olarak bozuksun.Kusurlu bir hafizan var.Kendini hic iyilestirmedin cunku bunu secmedin.Sadece disipline edilmis bir zihin gercegi gorebilir.

''Bize karsi koyanlari yok etmeyiz cunku bize direnirler. Bize direndigi surece onu asla yok etmeyiz. Onu oldurmeden evvel bizlerden biri haline getiririz. Beynini ucurmadan evvel mukemmellestiririz. Ve sonra buyuk kardese karsi sevgi ve huzunden baska bir sey kalmayinca seni tarihten temizleyip gaz haline donusturup stratosfere birakiriz.Senden hic bir sey kalmayacak, kayitta olmayan bir isim, yasayan bir beyinde hatira degil.''

''Hayatta kalabilmek önemli değil, asıl insan kalabilmek önemli.''

İyi seyirler.

Dünya; Avrasya, Doğu Asya ve Okyanusya gibi parçalara bölünmüş. Bildiğimiz ülkelerin adı bile geçmiyor. Londra'dayız. İngsos yani İngiliz Sosyalist rejimi hakim. Heryerde şu ünlü Büyük Birader.

Otorite kurulmuş belki ama ama hayatın suyu çıkmış. Bu soğuk,pis ve iç karartıcı atmosfer filmde roman kadar başarılı yansıtılamamış.

Orwell'in Stalin'in baskıcı rejiminden yola çıkan bir eleştiri yarattığı söyleniyor. Eğer konu yine Orwell'in bir eseri olan Hayvan Çiftliği olsaydı ''haklısınız'' diyebilirdik. Ancak buradaki eleştiri otoriter, baskıcı rejimlerin problemlerine dikkat çekmek istemiş. Orwell, romanı 1948 yılında yazdığı için ve 84 48'in tersi olduğu için kitabın adını 1984 koymuş.

Filmi seyredenlerin 1984'ün filme uyarlanırken zorlanılacak bir roman olduğunu göz önünde bulundurarak değerlendirme yapması daha yerinde olacaktır.

Daha önce bu kötücül, kokuşmuş, pisliğe bulanmış dünya adına üretilen ütopyalar okumuştum... Thomas more'nin "ütopya" sı, Campanella'nın "Güneş Ülkesi" gerçekleşmesi arzu edilen bir düştü...Bir karşı ütopya olan Orwell'ın 1984 'ü ise kalbinizi, beyninizi ve hatta tüm ruhunuzu mengene gibi sıkan, üzerinize çöreklenip nefes alma şansı tanımayan (çevirmenin düştüğü notta belirtildiği gibi) bir karabasandı... Öyleki, O' brien karakterinin her acımasızlığında, katranın dozunu her yükseltişinde acımız arttı, düşüncelerimiz yitti.. Oysa biz okuyucular ve izleyiciler "karanlığın hiç olmadığı bir yerde buluşacağız" ve hep bir ağızdan 2+2=4 eder diyebileceğimiz günlerin umudunu taşımaktaydık. 1948 den bu yana geçen süre zarfında kitabın içeriğine dair hiç bir düşünce eskimedi hatta yazarın çizdiği portreye ve karanlık dünyaya eskisinden daha çok aşinayız şimdilerde. çünkü ;savaş barıştır, özgürlük köleliktir, cahillik güçtür...bu yüzdendir ki kitabın sonunda hepimizin gözlerinden cin kokulu iki damla gözyaşı süzüldü sonunda kendimize karşı zafere ulaştık. Büyük Biraderi çok sevdik.... Filminden ziyade kitabını tavsiye ediyorum