gunesli iskandinav ulkesi yorumları

gunesli iskandinav ulkesi profil sayfası

Irréversible (2002)
Puanlamalara bakıp karar vermeyin sakın. Gaspar Noe sineması her bünyenin harcı değildir. Şiddeti sahneye tüm saflığıyla taşımak kolay iş değil. Filmin tersten akması yönetmenin olaydan çok duruma önem vermesiyle alakalıdır ki (üçlemenin ilk iki filminin aksine) konu bakımından güçlü bir film değildir zaten. Filmi izlenilebilir kılan şey durum odaklı olmasıdır, efsaneleşmiş tünel sahnesini izlerken kim durup bunun nedenini düşünür?

Bu tür yapımları seviyorsanız kesinlikle izlemeniz gereken bir filmdir.

Tarih: 20 Temmuz 2019 12:31

Carne (1991)
Gaspar Noe sinemasını ''Irrevesible'' ile tanıyan biri olarak şunu diyebilirim ki bu adam işini sağlam yapıyor. Filmin rahatsız edicilik seviyesi muazzam ve bu, sinemada belli bir kesime hitap etmese bile hakkını vermemiz lazım, amacına ulaşmış bir yönetmen.

Noir filmlere bayılan biri olarak bu adama çok kanım kaynadı.

Bu adamın sinemasından ya nefret edersiniz ya da bayılırsınız. Ortası olmayan bir yönetmen.

Tarih: 09 Haziran 2019 02:25

They Shoot Horses, Don't They? (1969)
Amerika'nın büyük buhran dönemini konu alan bu harika romanın, gayet başarılı olarak beyaz perdeye aktarılışı. özgürlükler ülkesinde gerçek bir Amerikan rüyası. Gayet başarılı, gerçekçi bir yapım olmuş. Insanların çaresizliği ve umutsuzluğu ekseninde giden, surata tokat gibi çarpan bir film. Filmin başlangıç ve bitiş sahnelerinin başarısı tartışılamaz bile. Ayrıca ilk başlarda sıra beklerken eski deniz piyadesinin açtığı gemi muhabbeti harikaydı.

Tarih: 04 Haziran 2019 00:44

La haine (1995)
Benim için yeri apayrı olan bir film.

Fransa banliyölerinde yaşayan 3 gencin sıradan bir 24 saatini konu etmesi ve bunu yaparken çok sert bir realist pencereden bakması.Yaşamın ne kadar kolay harcanabileceğini politik bir pencere ile arz ediyor.

Toplumsal sınıf farkı, insanların birbirlerine karşı nefretle büyümesini tetikliyor. Kaldı ki filmde Vincent'ın (Vincent Cassel) polis tabancası olayı bunun muazzam bir örneği. Ölen arkadaşı bir tetikleyici oluyor ve içindeki nefreti patlama noktasına getiriyor.

Yönetmen suratınıza çarpıyor tüm gerçekleri. Kesinlikle izlenmesi gereken bir başyapıt.

Tarih: 09 Mayıs 2019 00:33

Série noire (1979)
değeri pek bilinmeyen harika bir yapım. bir insanın aşk ve para için neler yapabileceğini gösteriyor. öyle ki avrupa sinemasının sayılı başyapıtlarından diyebilirim. tamamıyla realist bir pencereden sıradan bir hayatın aşk uğruna nasıl değişebileceğini görüyorsunuz.

patrick dewaere'nin oyunculuğu ayrıca muazzam.

Tarih: 05 Mayıs 2019 22:51

Amores perros (2000)
''Eğer Tanrıyı güldürmek istiyorsan, ona planlarından bahset''

Birbirinden bağımsız fakat bir o kadar da bağımlı üç farklı hikaye. Tarantinovari bir havası var mı birazcık ama Tarantino'nun aksine bu filmde şiddet karşımıza tamamıyla saf olarak çıkıyor. Üç hikayede de köpekler üzerinden insanların kötülüğe, ihanete, pişmanlığa, amansız aşklara bulanmış hayatlarını anlatıyor.

Kült film diyebileceğimiz bir yapıt kesinlikle.

Tarih: 09 Nisan 2019 22:33

Natural Born Killers (1994)
öncelikle filmi Tarantino yönetseydi karşımıza nasıl bir manzara çıkacaktı bilemiyorum ama bana yeterli geldi diyebilirim. Ses ve görüntü efektlerini abartı bulanlar olmuş ama bence çizgi roman tadında bir film. Psikolojik çözümlemeler ile birlikte kan ve vahşeti çekmek kolay bir iş değil.

Bu filmi Tarantino yönetmenliğinde izlemek ayrı bir tat verirdi orası kesin, şuan ortalamanın biraz üstü bir film konumunda.

Tarih: 09 Nisan 2019 22:17