renklizenci yorumları
renklizenci profil sayfasıJaddeh Khaki (2021)
Öyle bir tat bıraktı ki “film” desem izlediğim diğer tüm filmleri yersiz övmüş gibi olacağım. Dramıyla, acıyı “olağan” kılışıyla ve bu olağana gülüşüyle düpedüz ayna oldu, aynanın görünmeyen tarafında ise biz varız. Bizi izletti, bizi hissettim.
İran sineması şaşırtmıyor.
Tarih: 30 Mart 2023 14:56
Öyle bir tat bıraktı ki “film” desem izlediğim diğer tüm filmleri yersiz övmüş gibi olacağım. Dramıyla, acıyı “olağan” kılışıyla ve bu olağana gülüşüyle düpedüz ayna oldu, aynanın görünmeyen tarafında ise biz varız. Bizi izletti, bizi hissettim.
İran sineması şaşırtmıyor.
Lamb (2021)
Aynı dönemlerde çıkan reklâm şampiyonu Titane'dan katbekat doyurucu, derdi güzel, kendi ilginç; puanlamanın mümkün olmadığı ama "İyi ki izlemişim" demekten de geri bırakmadığı nâdîde film. Vallâhi biz İzlanda dağlarından, kuzularından râzıyız.
Tarih: 13 Temmuz 2022 02:16
Aynı dönemlerde çıkan reklâm şampiyonu Titane'dan katbekat doyurucu, derdi güzel, kendi ilginç; puanlamanın mümkün olmadığı ama "İyi ki izlemişim" demekten de geri bırakmadığı nâdîde film. Vallâhi biz İzlanda dağlarından, kuzularından râzıyız.
Emergency (2022)
Başlangıçta ortalama bir puanla geldim ama akabinde düşününce puanımı düşürdüm zira yönetmenin sinsi bir tavır içinde olduğunu düşündüm.
Irkçılığı mizâhî bir yolla ele alma fikrini sonuna kadar destekleyebilirim çünkü insanların zihinlerinde en etkili şimşekleri belki de onları güldürerek çakarsınız. Fakat burada yönetmen hem nalına hem mıhına vuruyor: siyahların korkularının gerçekliğini gösteriyor ama farklı bir yerde çaktırmadan siyahların dile yerleşen ırkçılığa gereksiz alınganlık gösterdiğini söylemeye çalışıyor, üstüne üstlük bütün siyahları uyuşturucu kullanıcılığı ve satıcılığı çerçevesine sığdırıp bir anlamda ırkçılığı meşrûlaştırmaya çabalıyor.
Kendisinin de bir siyah olduğuna çok şaşırdım. Eminim epey acılar çekmiştir ama sonraki filmlerinde herkese şirin görünme yolunu tercih etmek yerine bakış açısını derinleştirerek siyahları uyuşturucu satmaya mecbur bırakan saikleri ele almasını dilerim.
Tarih: 30 Mayıs 2022 03:10
Başlangıçta ortalama bir puanla geldim ama akabinde düşününce puanımı düşürdüm zira yönetmenin sinsi bir tavır içinde olduğunu düşündüm.
Irkçılığı mizâhî bir yolla ele alma fikrini sonuna kadar destekleyebilirim çünkü insanların zihinlerinde en etkili şimşekleri belki de onları güldürerek çakarsınız. Fakat burada yönetmen hem nalına hem mıhına vuruyor: siyahların korkularının gerçekliğini gösteriyor ama farklı bir yerde çaktırmadan siyahların dile yerleşen ırkçılığa gereksiz alınganlık gösterdiğini söylemeye çalışıyor, üstüne üstlük bütün siyahları uyuşturucu kullanıcılığı ve satıcılığı çerçevesine sığdırıp bir anlamda ırkçılığı meşrûlaştırmaya çabalıyor.
Kendisinin de bir siyah olduğuna çok şaşırdım. Eminim epey acılar çekmiştir ama sonraki filmlerinde herkese şirin görünme yolunu tercih etmek yerine bakış açısını derinleştirerek siyahları uyuşturucu satmaya mecbur bırakan saikleri ele almasını dilerim.
You Won't Be Alone (2022)
Bâzı filmler vardır, bittiğinde "Bu neydi?" dedirtir. Benim için You Won't Be Alone da bunlardan biriydi ama bunu izleyiciyi etki altına almasıyla değil, fazlasıyla kapalı diliyle negatif biçimde yaptı.
Filmin bir derdi olduğu belli, giriş sahnesiyle de beklentinizi inanılmaz derecede artırıyor ancak baştan sona kadar benzer olaylar anlaşılmayı sağlamayacak kadar ilginç bir tempoda devam etti durdu. Öyle ki imkânım olsa filmin ortalarında "N'oluyoruz, n'apıyorsunuz" filân diye araya girmek isterdim.
Algılarım mı kapalıydı, yoksa okumalarda mı bulunmam gerekirdi bilmiyorum ama Get Out, Climax gibi bu tür psikolojik gerilim filmlerinin karakteristik, efsunlu yanlarının özümsenmesini istiyorsanız merâmınızı en azından birkaç yerde örtük dilden sıyırmanız gerekir. Nâçizâne fikrim budur.
Değerlendirmelere göre belki bir gün yeniden şans veririm ama şimdilik sınıfta kaldı maalesef.
Tarih: 24 Nisan 2022 14:37
Bâzı filmler vardır, bittiğinde "Bu neydi?" dedirtir. Benim için You Won't Be Alone da bunlardan biriydi ama bunu izleyiciyi etki altına almasıyla değil, fazlasıyla kapalı diliyle negatif biçimde yaptı.
Filmin bir derdi olduğu belli, giriş sahnesiyle de beklentinizi inanılmaz derecede artırıyor ancak baştan sona kadar benzer olaylar anlaşılmayı sağlamayacak kadar ilginç bir tempoda devam etti durdu. Öyle ki imkânım olsa filmin ortalarında "N'oluyoruz, n'apıyorsunuz" filân diye araya girmek isterdim.

Algılarım mı kapalıydı, yoksa okumalarda mı bulunmam gerekirdi bilmiyorum ama Get Out, Climax gibi bu tür psikolojik gerilim filmlerinin karakteristik, efsunlu yanlarının özümsenmesini istiyorsanız merâmınızı en azından birkaç yerde örtük dilden sıyırmanız gerekir. Nâçizâne fikrim budur.
Değerlendirmelere göre belki bir gün yeniden şans veririm ama şimdilik sınıfta kaldı maalesef.
Lunana: A Yak in the Classroom (2019)
Didaktik kaygıların yeşille süslenişinden ibâret...
Film, Oscar için kısa listeye kaldığında direkt taraftarı olmuştum çünkü Butan gibi bir ülkenin dünyanın dev ülkeleriyle yarışacak olması heyecan veriyordu. Gelgelelim karşılaştığım şey büyük bir hayâl kırıklığı oldu.
Evvelâ oyunculuklar çok zayıf, hele başrol oyuncusunun kalaslığı epey can sıkıyor. Bu noktada yalnızca sınıf başkanı Pem Zam ve Norbu adındaki yak kardeşimizi ayırabilirim.
Senaryo ise çok klişe... Gezegenin neresine gidersen git benzer hikâyelerle karşılaşırsın. Belki buna rağmen filmle etkileşim kurma şansımızı da kurgudaki telaş tamamen götürüyor çünkü hiçbir derinlik göremiyoruz, dolayısıyla kişiye veya olaya sıcaklık duyma fırsatımız bile olmuyor.
Sanırım genç yönetmen birkaç güzel planla ülkemi göstereyim, bunu yaparken de eşitsizlik-hayvanlar-doğa-inanç-müzik üzerinden mesajlar vereyim demiş ama derdinin içini tam dolduramamış. Yine de potansiyeli olduğunu ve sonrası için umut verdiğini düşünüyorum.
Korkum o ki filmin diğer bütün adayları geçip kısa listeye kalabilmesi, haklarının Hollywood'un babalarından Samuel Goldwyn'in şirketi tarafından satın alınmasıyla doğru orantılı...
Hulâsa, Butan'ı görmek gibi bir hevesiniz yoksa izlememekten bir şey kaybetmezsiniz.
Tarih: 27 Mart 2022 05:05
Didaktik kaygıların yeşille süslenişinden ibâret...
Film, Oscar için kısa listeye kaldığında direkt taraftarı olmuştum çünkü Butan gibi bir ülkenin dünyanın dev ülkeleriyle yarışacak olması heyecan veriyordu. Gelgelelim karşılaştığım şey büyük bir hayâl kırıklığı oldu.
Evvelâ oyunculuklar çok zayıf, hele başrol oyuncusunun kalaslığı epey can sıkıyor. Bu noktada yalnızca sınıf başkanı Pem Zam ve Norbu adındaki yak kardeşimizi ayırabilirim.

Senaryo ise çok klişe... Gezegenin neresine gidersen git benzer hikâyelerle karşılaşırsın. Belki buna rağmen filmle etkileşim kurma şansımızı da kurgudaki telaş tamamen götürüyor çünkü hiçbir derinlik göremiyoruz, dolayısıyla kişiye veya olaya sıcaklık duyma fırsatımız bile olmuyor.
Sanırım genç yönetmen birkaç güzel planla ülkemi göstereyim, bunu yaparken de eşitsizlik-hayvanlar-doğa-inanç-müzik üzerinden mesajlar vereyim demiş ama derdinin içini tam dolduramamış. Yine de potansiyeli olduğunu ve sonrası için umut verdiğini düşünüyorum.
Korkum o ki filmin diğer bütün adayları geçip kısa listeye kalabilmesi, haklarının Hollywood'un babalarından Samuel Goldwyn'in şirketi tarafından satın alınmasıyla doğru orantılı...
Hulâsa, Butan'ı görmek gibi bir hevesiniz yoksa izlememekten bir şey kaybetmezsiniz.
1883 (2021)
Herhangi bir dizinin spin-off'u olduğunu bilmeden, hiçbir yorum okumadan başlayıp izlediğim bölüm biter bitmez bir sonraki için can atmaya başladığım bir dizi oldu.
Mis gibi doğa görüntüleri ve harikulade oyunculuklar eşliğinde Elsa'nın yolunu bulma mücâdelesinden, dile gelen düşüncelerinden ziyâdesiyle haz duydum.
Yaşamının hiçbir döneminde ABD'ye yahut Amerikanlığa öykünmemiş biri nâmıyla söylüyorum, ki dizide de bana göre böyle bir mesele yok-tanık olduğumuz kişilerin hepsi günahlarının sevaplarının bilincinde, kendi yağında kavrulmaya çalışma mücâdelesi veriyor; gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz...
Tarih: 27 Mart 2022 04:47
Herhangi bir dizinin spin-off'u olduğunu bilmeden, hiçbir yorum okumadan başlayıp izlediğim bölüm biter bitmez bir sonraki için can atmaya başladığım bir dizi oldu.
Mis gibi doğa görüntüleri ve harikulade oyunculuklar eşliğinde Elsa'nın yolunu bulma mücâdelesinden, dile gelen düşüncelerinden ziyâdesiyle haz duydum.
Yaşamının hiçbir döneminde ABD'ye yahut Amerikanlığa öykünmemiş biri nâmıyla söylüyorum, ki dizide de bana göre böyle bir mesele yok-tanık olduğumuz kişilerin hepsi günahlarının sevaplarının bilincinde, kendi yağında kavrulmaya çalışma mücâdelesi veriyor; gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz...
Fresh (2022)
Rahatsız ediciliğin bu denli takdir edilebileceğini hiç düşünmüyordum.
Karşımızda tam anlamıyla bir kadın filmi var; bugün sokağa çıkıp hiç tanımadığınız bir kadınla konuşsanız muhtemelen aynı hânede yaşadığınız kadınla aynı duyguları taşıyor olacaktır. Bu temel filmde öyle güzel işlenmiş ki kadın olmanın zorluğunu bütünüyle özümseyebiliyorsunuz.
Benlik arayışı, persona, dayanışma, âile, güç, tutku, arzu ve aşk... Her bir mefhum için yönetmenin hepimize söyleyecekleri var. Kim bilir, belki filmin türünü "Komedi" şeklinde belirlemesi de başlı başına bir mesajdır. Mâmâfih,
Her türlü şiddet içeriğini ve bolca kanı göze alarak mutlaka izleyin efendim.
Tarih: 05 Mart 2022 06:52
Rahatsız ediciliğin bu denli takdir edilebileceğini hiç düşünmüyordum.
Karşımızda tam anlamıyla bir kadın filmi var; bugün sokağa çıkıp hiç tanımadığınız bir kadınla konuşsanız muhtemelen aynı hânede yaşadığınız kadınla aynı duyguları taşıyor olacaktır. Bu temel filmde öyle güzel işlenmiş ki kadın olmanın zorluğunu bütünüyle özümseyebiliyorsunuz.
Benlik arayışı, persona, dayanışma, âile, güç, tutku, arzu ve aşk... Her bir mefhum için yönetmenin hepimize söyleyecekleri var. Kim bilir, belki filmin türünü "Komedi" şeklinde belirlemesi de başlı başına bir mesajdır. Mâmâfih,
Sürprizbozan: Göster
Her türlü şiddet içeriğini ve bolca kanı göze alarak mutlaka izleyin efendim.
Ghahreman (2021)
Belki de geçtiğimiz yılın en iyi filmi bu! Jodaeiye Nader az Simin'den nasıl bir tat aldıysanız Ghahreman'dan da benzer bir tat alacağınızdan şüpheniz olmasın.
Filmin bir kısmında duyulan Homayoun Shajarian'ın Avaz'ı (Prelude) öyle cuk oturmuş ki filmin nasıl bir incelikle çekildiğine direkt kâni oluyorsunuz.
İyi ki Asghar Farhadi var, iyi ki İran sineması var.
Tarih: 19 Şubat 2022 07:11
Belki de geçtiğimiz yılın en iyi filmi bu! Jodaeiye Nader az Simin'den nasıl bir tat aldıysanız Ghahreman'dan da benzer bir tat alacağınızdan şüpheniz olmasın.
Filmin bir kısmında duyulan Homayoun Shajarian'ın Avaz'ı (Prelude) öyle cuk oturmuş ki filmin nasıl bir incelikle çekildiğine direkt kâni oluyorsunuz.
İyi ki Asghar Farhadi var, iyi ki İran sineması var.
The French Dispatch (2021)
Uzun zamandır izlediğim en sinir bozucu filmlerden biriydi çünkü karşımda duran muazzam görselliğin hikâye tarafından düzgün beslenmediğini hissettim ve dolayısıyla potansiyelin heba edilmesi beni epey kahretti.
The Grand Budapest Hotel'i kesinlikle hayatımda izlediğim en iyi filmler arasına koyarım, The Royal Tenenbaums'u ise çok severim fakat bu yapımda eksik olan bir şeyler vardı. Belki kültürel uzaklıktan, belki inanılmaz karmaşadan ve belki de filme yetişemeyen altyazıdan...
Her ne olursa olsun, olabildiğince yeni filmler keşfetmeye çalışan ve bir filmi ikinci kez bile izlemekten kaçınan bir izleyici olarak yeni bir altyazıyla izleme şansı bulduğum an Wes Anderson'ın renkli zihninine bir şans daha verip kendisiyle barışmaya çalışacağım.
Tarih: 08 Şubat 2022 20:40
Uzun zamandır izlediğim en sinir bozucu filmlerden biriydi çünkü karşımda duran muazzam görselliğin hikâye tarafından düzgün beslenmediğini hissettim ve dolayısıyla potansiyelin heba edilmesi beni epey kahretti.
The Grand Budapest Hotel'i kesinlikle hayatımda izlediğim en iyi filmler arasına koyarım, The Royal Tenenbaums'u ise çok severim fakat bu yapımda eksik olan bir şeyler vardı. Belki kültürel uzaklıktan, belki inanılmaz karmaşadan ve belki de filme yetişemeyen altyazıdan...
Her ne olursa olsun, olabildiğince yeni filmler keşfetmeye çalışan ve bir filmi ikinci kez bile izlemekten kaçınan bir izleyici olarak yeni bir altyazıyla izleme şansı bulduğum an Wes Anderson'ın renkli zihninine bir şans daha verip kendisiyle barışmaya çalışacağım.
Spider-Man: No Way Home (2021)
Sonda söylenmesi gerekeni başta söyleyeceğim: Marvel, DC gibi şirketlerce yaratılan evrenlerin sevdâlısı değilseniz hiçbir yoruma, hiçbir puana bakmadan beklentinizi olabildiğince düşük tutun.
Film uzunca süredir öyle methediliyordu ki cuma gecemi bunların karşılığını görmek üzere değerlendirmek istedim. Öncelikle filmin görüntü yönetmenliğinden söz etmek istiyorum; gittiğim sinemayla mı ilgiliydi bilmiyorum fakat öyle karanlık bir atmosfer yaratılmış ki gerçekten bâzı sahneleri izlemekte zorlandım. Filmin ilk yarısı sonlanana kadar zevk alamayışımın sebebinin serinin tâkipçisi olmayışım olmasını umdum, ikinci yarı izleyiciyi daha çok yakalasa da beğeni düzeyimin seriye hâiz olmamakla ilgili olduğunu anladım.
Hangi tarafından ele alırsanız alın bu yapımın orijinal hiçbir tarafı yok; lüzumsuzca uzatılmış sahneler, klasik diyaloglar, köpürtülmüş mesajlar... Farklılık düşüncesiyle ortaya koyulan senaryonun ise çok daha kaliteli ve keyifli biçimde işlendiğini Rick and Morty'de defaatle izledik. Bunlardan geriye sırf iyi oyuncu kadrosu, sıkmayan kurgusu ve tutarlı işlenişi sâyesinde verilebilecek bir 6 puan kalıyor bende.
Açıkçası bu kadar tepeden oylanmasına gerçekten anlam veremedim. Her türlü izleyiciye duyduğum saygıdan kimseye "İzlemeyin" demeyeceğim fakat 2,5 saatin çok daha kaliteli yapımlarla doldurulabileceğine emin olabilirsiniz.
Tarih: 18 Aralık 2021 05:53
Sonda söylenmesi gerekeni başta söyleyeceğim: Marvel, DC gibi şirketlerce yaratılan evrenlerin sevdâlısı değilseniz hiçbir yoruma, hiçbir puana bakmadan beklentinizi olabildiğince düşük tutun.
Film uzunca süredir öyle methediliyordu ki cuma gecemi bunların karşılığını görmek üzere değerlendirmek istedim. Öncelikle filmin görüntü yönetmenliğinden söz etmek istiyorum; gittiğim sinemayla mı ilgiliydi bilmiyorum fakat öyle karanlık bir atmosfer yaratılmış ki gerçekten bâzı sahneleri izlemekte zorlandım. Filmin ilk yarısı sonlanana kadar zevk alamayışımın sebebinin serinin tâkipçisi olmayışım olmasını umdum, ikinci yarı izleyiciyi daha çok yakalasa da beğeni düzeyimin seriye hâiz olmamakla ilgili olduğunu anladım.
Hangi tarafından ele alırsanız alın bu yapımın orijinal hiçbir tarafı yok; lüzumsuzca uzatılmış sahneler, klasik diyaloglar, köpürtülmüş mesajlar... Farklılık düşüncesiyle ortaya koyulan senaryonun ise çok daha kaliteli ve keyifli biçimde işlendiğini Rick and Morty'de defaatle izledik. Bunlardan geriye sırf iyi oyuncu kadrosu, sıkmayan kurgusu ve tutarlı işlenişi sâyesinde verilebilecek bir 6 puan kalıyor bende.
Açıkçası bu kadar tepeden oylanmasına gerçekten anlam veremedim. Her türlü izleyiciye duyduğum saygıdan kimseye "İzlemeyin" demeyeceğim fakat 2,5 saatin çok daha kaliteli yapımlarla doldurulabileceğine emin olabilirsiniz.
Film Altyazıları
Killers of the Flower Moon (3,333)
Leave the World Behind (1,418)
The Holdovers (691)
Rumble Through the Dark (603)
The Creator (513)
Mission: Impossible - Dead Reckoning Part One (485)
The Marvels (411)
Indiana Jones and the Dial of Destiny (288)
Journey to Bethlehem (276)
In the Land of Saints and Sinners (221)
Dizi Altyazıları
Fargo (2,216)
Slow Horses (782)
For All Mankind (744)
Special Ops: Lioness (456)
Succession (347)
Shingeki no kyojin (286)
Loki (264)
The Lazarus Project (232)
Foundation (165)
Tulsa King (152)