TOPROX

 

• 
  Suspiria
• 
  Güneş Sonrası
• 
  Mulholland Çıkmazı
• 
  Zincirsiz
• 
  Yükseltme

• 
  Nathan for You
• 
  Shingeki no kyojin
• 
  Succession
• 
  The Wire
• 
  Dexter

• 
  Michael C. Hall
• 
  Natalie Portman
• 
  Bill Hader
• 
  Christoph Waltz
• 
  Jason Sudeikis

• 
  Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki
• 
  Ben Kimim?
• 
  Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı
• 
  Venom: Zehirli Öfke
• 
  Adalet

Arkadaşlar (2)

Son Yorumları

Nathan for You (2013)

Çok geç haberimin olduğu ve Youtube ana sayfama düşen kliplerini görüp ilgimi çektiği için başladığım Nathan For You’ya bayıldım. Nathan Fielder bir dahi, komedi tarzı özgün ve eğlenceli. Dizide bulduğu alışılmışın dışında fikirleriyle küçük işletmelere yardımcı olan Nathan’a eşlik ediyoruz. Sunduğu fikirlerin hepsi birbirinden yaratıcı ve komik, fakat dükkan sahipleri bundan çoğunlukla habersiz. Ana konseptinin dışına çıktığı yerler oluyor ve o anlarda güldürdüğüyle beraber ağlatıyor da. Finali de izlediklerimin en iyisinden ve olabildiğince doyurucu.

Dört sezon bitince hemencecik daha fazlasını istedim. Şuan Nathan’ın HBO dizisi olan The Rehearsal’ın ikinci sezonunu bekliyorum, onu da bu diziyi beğenen herkese öneriyorum.

Succession (2018)

Öncelikle herkesin fikrine tabii ki de saygı duyuyorum, lakin Succession sizin düşündüğünüz ve beklediğinizin aksine saf bir drama değil. Dramedy olarak geçen, çok ciddi kara komedi unsurları barındıran, zenginlerle, medyayla, ABD'nin politikal iklimiyle hunharca dalga geçen bir dizi. Kardeşlerin durumu trajik değil, trajikomik, dertleri dert bile değil çoğu zaman. "Kamera sallantısı" olarak ifade edilen, burada da yer yer başvurulan sinematografi öğeleri, direkt olarak komedi dizilerinde kullanılanla aynı, duraksayıp yakınlaştırıp karakterlerin yüz ifadelerini, tepkilerini görebilmek için kullanılıyor. Bunun dışında da sinematografi ve kamera kullanımı yine gayet başarılı, sahnenin moduna göre de değişmekte. (son örneği bkz: S04E03)

Diyalogları harika, küfür ve cinsel şakalar içermesine takılıp kalmayın -ki o kısımlar da aşırı komik- çoğu gerçekten akıllıca yazılmış olan monologlar ve tatlı one-linerlar da bunun cabası. R rated diziden ne bekliyordunuz hocam? Steve Carell, her "that's what she said" dediğinde de yüzünüzü mü ekşitiyorsunuz siz mesela?

Çok uzatmayacağım yazımı. Türünün en iyisi oyuncu performansları, harika yazar ve producer ekibiyle ve başarılı eleştirileriyle en karanlık bölümlerde bile güldürürken, aynı zamanda drama türüne de yön vermeye devam ediyor Succession. Aldığı övgüleri sonuna kadar hak ediyor ve ilk bölümlerdeki biraz yavaş olan pacing'i aşabilirseniz sizi asla unutamayacağınız bir maceraya sürüklüyor.


Bakın klişe deniliyordu, TV tarihinin en iyi bölümlerinden birini en beklenmedik şekilde çekti adamlar. İyi seyirler.

What We Do in the Shadows (2016)

İsmini yine Taika Waititi ve Jemaine Clement'in yarattığı 2014 yapımı filmden alan What We Do in the Shadows'u, belki de geçtiğim zor zamanlarda beni bir nebze de olsa neşelendirebildiği için, gerçekten de çok sevdim. Filmi izlemeniz, diziyi izlemek için şart olmasa da evrene giriş için izlemenizi öneririm.

Dizinin konusu olan vampirlerimiz, New York şehrinin Staten Island ilçesinde diğer birçok vampir, kurt adam, ve diğer yaratıklarla yaşayıp günlük hayatta bazen oldukça sıradan, bazen sıra dışı maceralara atılmaktadır. Vampirlerin gün ağardığında diğer işlerini görmeleri için, vampir olma vaadi uğruna "ücretsiz" çalışan Familiar denilen insan çalışanları var ve bu konsept bence filmde olduğu gibi çok güzel işlenmiş.

Dizinin birbirinden eğlenceli -Colin Robinson hariç- beş ana karakteri var ve hiçbirine hayran olmamak elde değil. Fakat benim en sevdiklerim garip bir şekilde Nandor ile Colin Robinson oldu. Nandor'un aksanına hayranım ve girdiği varoluşsal sancıları izlemek dizinin en iyi yanlarındandı kesinlikle. Enerji vampiri konsepti, bence, başlı başına inanılmaz komik bu yüzden Colin Robinson beni en çok güldüren karakter oldu dizide. Aktörlere de büyük pay biçmek gerek bu noktada, hepsi çok başarılı. İyi yazılmış yardımcı karakterler de var tabii ki.

Seçtikleri temalar ilgi çekici ve komik, ortam ve konu değişikliğini de sıklıkla yaptıkları için sizi hiçbir zaman sıkmıyor. Dizi doğal olarak çoğunlukla karanlıkta geçse de sahne çeşitliliği olabildiğince sağlanmış.

Diğer dizilere yaptıkları güzel göndermeler ve unutulmayan intro şarkısı ile de akıllarda kalmaya devam edecek What We Do in the Shadows, geçtiğimiz aylarda 6. sezona kadar onay aldı. Umarım devamını da görürüz. Herkese bir şans vermelerini öneriyorum, buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. İyi seyirler.