Walder

 

• 
  Adele Live at the Royal Albert Hall
• 
  Red Dead Redemption
• 
  The Godfather Trilogy: 1901-1980
• 
  Baba 3
• 
  Esaretin Bedeli

Son Yorumları

The Twilight Saga: Breaking Dawn - Part 2 (2012)

Öncelikle belirteyim, kesinlikle ve kesinlikle Alacakaranlık film serisi hayranı bir insan değilim, ama yine de 'efsanenin' hatırına kalkıp sinemaya kadar gittim. Mâlum onca filmlik bir serinin ne olduğuna bakmak lazım... İtiraf edeyim bununla birlikte 'efsanenin' tüm filmlerini izlemiş oldum, fakat fikrim hâlen daha değişebilmiş değil.

Tercihen Bram Stoker'ın kemiklerini sızlatacak filmleri izlemiyorum, bu film de maalesef öyle bir etkiye sahip, her neyse, konudan sapmak istemiyorum, ve objektif yorumlarda bulunmak istiyorum, buna rağmen eğer haksızlık ettiğim bir taraf olursa diye 'efsanenin' tüm hayranlarından şimdiden özür dilemiş olayım.

Film hakkında söylemem gereken bir şey var ki, serinin önceki filmlerinde ne gördüysem bunda da aynı şeyleri gördüm... Hayır işin kötü tarafı, bu filme özgü şeyleri de önceden tahmin edebilmiştim... Önceki filmden Bella bebeği doğurmuştu, anladık, vampir olmuştu, onu da anladık. Direk aklıma gelenleri sıralayayım, Bella uyanır, Edward'a öpücük kondurur, kızına şöyle bir bakar, ava çıkar, etkileyici bir kaç olay olur, Edward ile arasında bir sevişme olur ve film biter. N'için böyle? Her filmde yönetmenin sürekli değişmesi zaten büyük bir hayal kırıklığı, işin kötü tarafı ise Hardwicke'in halefleri seriyi toparlamak yerine iyice süründürdüler... Senariste diyecek bir şeyim yok zaten, tam bir hayal kırıklığı, bakınız Stephenie Meyer'in kitabındaki ayrıntıları ortalığa serpiştirmeyi ve dikkat çekici unsurları ön plana çekmeyi beceriyor hanımefendi, amma velakin ana olayları ön planda tutmayı beceremiyor, ben de bunu anlayamıyorum işte... Ben ortalığa atılan birkaç kelimeden fazlasını göremedim, ne yüksek bağlılıkla rolünü yapan oyuncular ne de senaryoyu oluşturan unsurlar gördüm, tek gördüğüm ortalığa çıkıp kendilerine verilen replikleri okuyan bir-iki elemandan ibaretti. Replikleri de beğenmiyorum arkadaş, hayır, diyebilirsiniz ki kitaplar çok iyi değildi, ama ben öyle düşünmüyorum, bence kitap serisi gayet iyiydi, ben filmdeki kusurlardan bahsediyorum...

Yanlış zamanda yanlış sahneler vardı... Bir kere başlangıç öyle bir kaynadı ki, öyle bir hızlı geçti ki, kafam karıştı zaten. Tezat olarak başlardaki 'credits' kısmı zulümdü, ne zaman bitecek şu diye bekledim açıkçası. Skyfall'u geçtiler, hayır en azından Skyfall'da müzik güzeldi de başlangıç yazılarını izlemek için bahane olmuştu.

Kitap ile çok fena çelişiyor film... Edward niye (affedersiniz) azgın bir koca olmak zorunda? Adamı delirme raddesine getirmeye gerek yok ki... Niye zorluyoruz anlamıyorum.

Film topyekûn berbattı demiyorum, arabadaki muhabbetler çok eğlenceliydi mesela, film sonlara doğru iyi gitmeye de başladı, ama sen iki saatlik bir filmi on dakikalık sahne grubuyla örtemezsin ki...

Filmin hazırlanışından tutun, senaryosundan, oyunculuğuna kadar hiçbir kısmı tatmin edici seviyede değildi, hatta özellikle senaryo kısmına 'hayal kırıklığı' desem ve 'efsaneye' yakışmadı desem kusur bulmazsınız sanırım.

Kitapların hatırına gittim, benim için hayal kırıklığı oldu. Fakat Garret, Kate gibi isimlerin hatırına puanı filme oranla yüksek tutuyorum. Gitmeden önce beklentilerinizi iyi ayarlayın, film tam anlamıyla berbattı demiyorum, ama kitaptan umutlu olan yahut önceki filmlerden gaz almış olan arkadaşlar ikinci kez düşünse iyi olur.

-5/10-

Frankenweenie (2012)

Öncelikle söyleyeyim, bu filme gidiş gayem Tim Burton'a olan saygımdan ve ona olan güvenimden kaynaklanıyordu. Onun dışında fragmanda gördüğüm siyah-beyaz Gotik tema, yahut animasyonlar beni çok heyecanlandıran şeyler değildi, zira günümüz animasyonları hep aynı neticeyi veriyorlar mâlum. Tabi unutmamak lâzım, bu üç boyutlu bir animasyon. Her neyse... Mâlumunuz kendisinin Edward Scissorhands, Alice in Wonderland, Charlie and his Chocolate Factory, Big Fish gibi bilinen yapımları var, bunlara güvenerekten yüksek beklentilerle sinemaya doğru yola koyuldum.

Ben hayatımda siyah-beyaz film izlemiş bir insan değilim. Günümüzde bilgisayarda izlediklerimi dahil etmiyorum, yani o dönemde hiç yaşamadım demek istiyorum. Açıkçası siyah-beyaz beni bunaltır, o gotik atmosfer içime çöker, bir süre sonra patlayacak hâle gelirim gibisinden korkularla filme girdim efem.

Öncelikle söyleyeyim, beklentilerimi karşıladı mı? Açıkçası 'tatmin oldum' diyebilirim. Yoksa objektif bir açıdan bakacak olursak söyleyebilirim ki, Tim Burton açısından Makaseller ve Büyük Balık başyapıtlarından sonra tam bir nokta atışı olmuş. Ben Harikalar Diyarını yahut Karanlık Gölgeler filmlerini başarılı bulmuş bir insan değilim, ama bu film niyeyse çok hoşuma gitti.

Şu zamana kadar yapılmış en iyi animasyon filmlerinden birisi, bunu geçtim, beraberinde Tim Burton'a olan saygım birkaç kat daha artmış oldu.

Seslendirmeler büyük ölçüde iyiydi, atmosfer harkulâde yansıtılmış, normal şartlarda on yılı aşkın süredir renkli sinema gören biri olarak siyah-beyaz tam bir felaket olmalıydı benim için, ama hayır, film esnasında bir saniyeliğine dahi sıkıldığımı hatırlamıyorum. Üç boyutlu da gayet zevkliydi...

Senaryo gayet başarılı, günümüz klişe temalarından uzak, bir çocuğun köpeğini hayata döndürmek adına gösterdiği gayreti ele almak, gerçekten senariste has bir fikir olsa gerek.

Ben Tim Burton'un bu sene Chris Butler'dan daha fazla iş çıkardığını düşünüyorum, Frankenweenie ise kaybetse kaybetse filmi özel kılmak amacıyla yaptıkları şu siyah-beyaz görüntüsü ve gotik atmosferi nedeniyle kaybeder... Ama yapıtta gördüğüm her hata başka bir usul ile kapatılmıştı.

Neticede puanım 9/10

Skyfall (2012)

Film bana göre Bond serisine gitmeyen bir film olmuş. Her daim 007 James Bond ismini duyduğumda sempati duyuyordum şu adama karşı, ama bu filme gittikten sonra içimdeki sempati tamamen yok oldu. Bana Joker'in yandan yemişi şu herif ve Bond'un Skyfall'a gidip tuzaklarla bu herifi karşılaması falan çok garip ve abes geldi...

Filmin müziği dışında hiçbir şeyini sevemedim maalesef, boş yere vakit kaybetmenizi tavsiye etmiyorum. En azından beklentilerinizi yüksek tutmayın... Biraz aksiyon, ve gerisi hiç...

Çeviri Duyuruları