Giriş Kayıt

Pek Yakında (2014)

avatar
cesuryurek (25 Ekim 2023)
  • 160/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
CMYLMZ Pek Yakında derken Sonundan mı bahsediyordu.

Baştan söyleyeyim bu yazım Cem Yılmaz hayranlarının tepkisini çekebilecek niteliktedir ve filmin gelişen konularıyla ilgili ağır spoiler içermektedir. İzleyici kitlesinin iki keskin kutba ayrıldığı Cem Yılmaz, 2014 yılında çektiği Pek Yakında filmi ile bize tam olarak ne anlatıyor. Ya da gösterilerinde eleştirdiği her hareketi filmlerinde yapmaktan çekinmeyen Cem Yılmaz 6. Filminde neyi göstermeye çalışıyordu izleyiciye. Bakın bu incelemeyi 2023 yılında yazıyorum. Yani Cem Yılmaz’ın bütün yapımlarını izleyen ve yıllardır yakından takip eden biri olarak (Bu incelemeyi hazırladığım dönemde Cem Yılmaz son filmi Do Not Disturb’ü de izlemiş bulundum. Zaman bulabilirsem sert bir eleştiri de bu filme yazacağım). Yıllarca oturup izledik ve her söylediğine “eyvallah” dedik. Çok güldürdü ama kendisinin de dediği gibi güldürürken pek düşündürmedi. Küfürle güldürdü, ki 2008’deki gösterisinin Küfürle Güldürmek adında bir bölümü vardı ki bu bölümde insanları küfürle güldüremeyeceğinden bahsediyordu. Öyle bir iddiam yok dediği halde, içinde küfürle güldürme saplantısı olduğunu yıllarca anlayamadık. En sonunda ne olacaksa olsun dedi ve Erşan Kuneri yapımıyla filmlerinde kabul edilebilir küfür seviyesini aşarak çizgisini bozdu. Peki ama bu sürece Cem Yılmaz nasıl geldi. Cevap çok basit. Çok fazla denedi ama asla istediği başarıyla ulaşamadı. Bu başarısız oldu anlamına gelmesin, çok başarılı işlere imza attı ama asla kendini tatmin edecek seviyeye ulaşamadı. (Neredeyse her filminden sonra şu filimden kopya çekmiş, bu filmden esinlenmiş gibi eleştiriler yapıldı) Pek Yakında filmi de bu denemelerinin bir ürünü. Orijinal bir konusu olduğunu söylemenin çok zor olduğunu belirtmekle beraber filmin parçaları içinde çok iyi diyaloglar ve espriler olduğunu yazmak gerek. Ancak Şener Şen’in Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni filminin neredeyse kopyası gibi duruyor Pek Yakında filmi. Cem Yılmaz’ın 1990 yapımı bu filmin etkisinde kalması normal bir durum zira filmin kadrosuyla daha önce Av Mevsimi filminde çalışmış biri. Bu nedenle filmin konusu ve oyuncularından ilham aldığını da söyleyebiliriz. Çünkü Cem Yılmaz intihal kelimesini pek sevmez(!). Kendisine göre senaryoları hep orijinaldir. Buna itiraz etmek bizlere düşmez ama Pek Yakında filmi, düşük bütçesine rağmen izleyiciyi gerçekten bezdiren ürün yerleştirmelerle doluydu. Her sahnede cep telefonu operatörü ya da içecek markasının dolu ve yarısı boşalmış şişelerini görünce izleyici olarak beklentimizi yükselttik. Böyle güçlü sponsorlarla anlaşma yaptığına göre büyük bütçeli ve seyir zevki yüksek bir film olacağı hissiyatına kapıldık. Ancak filmde maddi bir yatırım gerektirecek tek sahne vardı. O da arabanın kurşunlanma sahnesi! Onun dışında Avatar filmi ayarında görsel efekt filan görmedik. İzleyici olarak bu aşamada şöyle bir soru soruyor insan. Madem görsel efekt konusunda gerekli ortamı sağlamayan bir film yapılıyor neden her köşede bir markayı görüyoruz. Üstelik görmekle de kalmıyoruz filmde reklam arası verilir gibi operatör güzellemesi duyuyoruz. Filmin diğer bir zayıf yanı kötü adam karakterinin aynı kişi tarafından canlandırılması. Cem Yılmaz’ın gerçek manada bu konuda bir kompleksi olduğunu düşündürmeye yetecek kadar üstelik. Sürekli filmlerindeki kötü karakterleri, ki ilginç bir biçimde bunlar sürekli gücü elinde bulunduran mafyatik ve zorba karakterler. Komutan Logar (G.O.R.A), Kaya (A.R.O.G), Borris Mançov (Ali Baba ve 7 cüceler) Beşir (Pek Yakında) bu karakterlere bakınca Cem Yılmaz’ın kötü adam karakterini başkasına vererek oyuncunun yüceltilmesinden endişe duyduğunu düşünüyorum. Filmlerinde kendi dışında canlandırılan kötü karakterlerin çevresindekilerin de naif kişilikler olması bu düşünceyi doğrular niteliktedir. Bir de sanatçının toplumsal olaylara bakış açısı daha belirgin ve etkileyici olmalı deriz ama bir bakıyoruz, filmde Cem Yılmaz’ın canlandırıldığı korsan DVD’ci Zafer tam da kendisinden beklendiği şekilde özel hayatında dağılmış ve kötü bir koca, kötü bir baba olarak yaftalanmış. Hadi diyoruz filmin gidişatı için bu önemli bir detay ama tam bu sırada Cem Yılmaz öyle bir şey yapıyor ki duyanlar kulaklarına inanamıyor. Zafer eşi Arzu ile boşanma aşamasında olan bir adam ve o sırada her gün ana haber bültenlerinde gördüğümüz, gazetelerin üçüncü sayfalarında okuduğumuz şiddet olayını kanaat önderimiz Cem Yılmaz gözümüze gözümüze sokuyor. Boşanma aşamasındaki karısına içkili olduğu bir anda şiddet uyguluyor ve uzaklaştırma cezası alıyor. Bunun yanında karısı Arzu’ya bir de panik butonu veriliyor. Yıllardır Murat Soner gibi anlatıyoruz. Filmde böyle sahnelere gerek yok, bunun başka yöntemleri de var diye ama ilginç bir şekilde en uzmanlarımız bile aynı yönteme baş vurmakta beis görmüyorlar. Devam edelim. Bakalım Cem Yılmaz başka hangi incileri döküyor filmde. Zafer oğluyla görüş gününde birlikte zaman geçirirlerken oyun salonunda oğlu Cihan şöyle bir cümle kuruyor. “Bence annem çok güzel. Okulda bazı anneler var yaşlı. Hele bir çocuk var babası dede gibi” Filme hiçbir katkısı olmadığı gibi karısına saplantılı derecede takıntılı olan Zafer’in şeytanlarını çileden çıkarmaktan başka bir işe yarmayan bu diyalog eminim ki ileri yaşta anne ve baba olan birçok insanı rencide etmiştir. Tabi ki Cem Yılmaz’ın incileri bununla da bitmiyor. Milyon dolarlık adamların Boğaç Boray’ın hastane odasına toplanması ve oradakilerin gerçek hayattaki şahsiyetlerine göndermeler yaptıkları sahne de Cem Yılmaz tarzı bir inciydi. Gereksiz bir ego patlaması yaşattıktan sonra film normale döner zannediyoruz ama dönmüyor. Bu ana kadar çok katı eleştiriler yazdığımı söyleyenler olacaktır ama inanın bana filmi en az on beş defa izlemişimdir. Hayran olduğum için değil sırf bu eleştirileri yazabilmek için. Çünkü Sosyal Medya’da Cem Yılmaz’ı eleştirmek çok büyük bir cesaret istiyor. Aksi taktirde hayranları tarafından her türlü dijital zorbalığa maruz kalıyorsunuz. Yazımın başında belirttiğim iki keskin kutba ayrılan izleyicinin bir kısmı koşulsuz beğenen ve savunan, diğer kısmı ise Cem Yılmaz’dan gerçekten iyi yapımlar bekleyip bunu bir türlü göremeyenler. Bakınız Erşan Kuneri filminin bölüm ve karakter isimleri sosyal medyada o kadar çok kullanılmasına rağmen bir “kesin ip var” “Faruk Eczanesi” esprisi kadar kalıcı olmadı. Çünkü yerinde ve sağlam başarılara Cem Yılmaz’ın izleyici kitlesinin az önce bahsettiğim o ikinci kısmı her daim sahip çıkmıştır. Kalıplaşmış esprilerinin yıllarca unutulmamasının sebebi de bu izleyicilerdir. Karakomik Filmler ya da Erşan Kuneri diyaloglarının unutulmasının sebebi de bunlara o izleyicilerin sahip çıkmamasıdır. Ancak Cem Yılmaz’ın ego patlaması o derece şiddetli oldu ki, yıllardır en olumlu eleştirileri bile düşmanca tavırla savuşturmaya çalışıyor. Bakın. Filmde bir sahne var. Zafer boşanma aşamasındaki karısına gece yarısı mesaj atıyor “Uyudun mu?” diye. Bu sahnenin ne kadar boş ve gereksiz olduğunu kendisine söyleyecek (ya da söylemeye cesaret edebilecek) kimse yok etrafında. Telefon ekranında mesajın gönderildiğini görüyoruz ama bir bakıyoruz mesaj kutusu bomboş. Sanki Zafer öylesine, rast gele bir telefon numarasına mesaj göndermiş gibi. Oysa o sahnede izleyiciye gösterilen telefonda birkaç ay ya da gün öncesinden Zafer tarafından boşanma aşamasındaki karısı Arzu’ya gönderilen ve cevapsız bırakılan birkaç mesaj geçmişi gösterilebilirdi. Mesela filmde dillendirdiği şiddet olayından ne kadar pişman olduğunu ifade ettiği bir mesajı görebilirdik. Ama göremedik. Bu küçücük fakat önemli detayı filmde rol alan o kadar usta ismin bile kaçırmış olması normal değil. Cem Yılmaz’ı en yakınındaki insanlar bile eleştiremiyor. Kurgu hatalarına bir örnek daha verip bu konuyu geçmek istiyorum. Avatar 2 DVD’sini Beşir’e vermek için telaş ve korku içinde dükkana gelen Zafer DVD’yi koyduğu çekmecenin kapısını açıyor ve bir iki dergi kaldırıp DVD’yi göremeyince aramaktan hemen vazgeçip telefonla dükkan sahibi olan Ejder’i arıyor. Ancak kurgudaki hata şu ki, hayatı teslim etmesi gereken bir DVD’ye bağlı olan biri ilk bakışta koyduğu yerde bulmasa dahi, o çekmeceyi paramparça edercesine karıştırır, imkan dahilinde olmadığını bildiği her zerresine kadar çekmeceyi yoklar. Ancak yönetmenin(!) acelesi olacak ki bu ince ama kıymetli ayrıntıya değinmeye lüzum görmüyor. Yetmezmiş gibi sağdan soldan isimlerle özellikle sinemamızda KÜLT olarak bilin filmlerden medet umuyorlar. Hatta Türk Sinemasının mihenk taşlarından olan Eşkıya filminin başarısından bu filmde o denli nemalanmış ki Cem Yılmaz, film boyunca Eşkıya’nın başarısını sömürmeyi bırakmıyor, deyim yerindeyse ekmekle dibini sıyırıyor. Bunu neden yaptı. Yavuz Turgul ya da Şener Şen neden buna izin verdi. Benim bununla ilgili bir fikrim var ama Cem Yılmaz hayranlarını daha fazla üzmek(!) istemiyorum. Sonuç olarak Pek Yakında filmi Cem Yılmaz’ın film kariyerinde birkaç lüzumsuz düşünceye kurban edilmiş ve insan ilişkilerindeki asılsız iddialarıyla yer edinmiş bir film olarak listemdeki yerini almış oldu.



Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film