Katliam Gecesi (2011) incelemesi

Ev istilası;korku gerilim türünün önümüzde ki yıllarda da bolca meyvesini yiyeceği bir tür olacak gibi gözüküyor.Gore ve işkence filmlerinin suyunu çıkaran Hollywood,slasher ve teen-slasher türlerinde de hem başarısız remakeler hemde ucuz klişe örnekler vermekten aldığı başarısız sonuçlardan yapımcılar kanımca artık ders çıkarmalılar...İşte filmimiz aslında hemen hemen bu klişelerle harmanlanmış bir kapalı alan slasherı olarak gözükür gibi olsa da,gerek içerdiği bitmek bilmez gerilim,gerekse de bolca süpriz barındırmasıyla da fazlasıyla övgüyü hak ediyor...Aslında filmin yapım yılı 2011 fakat gösterime girmesinin bu kadar gecikmesinin sebebi ise Summit ve Lionsgate yapım şirketlerinin birleşmesinde yaşanan aksiliklerden kaynaklanıyor.



Filmin giriş bölümünde çekirdek olarak dağılmış zengin ve geniş bir aile olan Davison ailesinin çocuk fertlerinin ve partnerlerinin ebeveynlerinin çağrısı üzerine bir araya gelmelerini ve hasret gidermelerini izliyoruz.Giriş bölümü fazlasıyla kısa çünkü aile yemek duasını yapmak üzereyken maskeli palalı ve tatar yaylı katiller katliama başlıyorlar.Filmin kalan kısmında bir mücadele ve hayatta kalma çabası baş gösteriyor ama aynı evin içinde onca kalabalığa rağmen gayet mantık kuralları çerçevesinde ya ölenler ya da yok olanlar oluyor...Filmin en ilginç yönü bu olsa gerek,kurgu gerçekten çok iyi...

Film finale doğru çok farklı bir hale dönüşüyor;ani çıkışlar kanlı ölümler derken katillerin hesaba katmadığı en önemli etken büyük oğulun kız arkadaşı Erin’in gizemli geçmişi,avcının ava dönüşmesine yol açıyor...Ölümlerle eksilen hane halkı ve katillerin de verdiği kayıplarla izleyiciye eşsiz ve gerçek bir hayatta kalma mücadelesi sunuyor film...Finali de gayet başarılı olmuş...Fakat bununla beraber filmin görmezden gelinecek düzeyde eksikleri var tabi ki...Örnek vermek gerekirse;evde can pazarı varken ve evin içinde katillerden birinin olduğu anlaşılmasına rağmen yorgun düşen hane halkından bazılarının dinlenme isteği.Yani ''ben yalnızım beni rahatça öldürebilirsin'' tavırları gerçekçi atmosfere biraz gölge düşürüyor...Diğer yandan abartılı ölüm şekilleri filmin sonunda ki amaca baktığımızda fazlaca nedensiz kalıyor...Bir de katillerin duvara kanla yazdığı ''sırada ki sensin'' yazısı tamamıyla süsleme çünkü amaca hizmet eden hiçbir yanı yok...Gerçekçi ve güzel bir kurgu varken dayatma bazı objeleri izleyiciye hoş gelsin diye dayatmak bence filmin eksik en büyük yanı...Bunun dışında tabi ki bunlar hoş görülebilecek kusurlar...



Son olarak filmi izlememiş olanlara ve halen sinemada izleme şansı olanlara kesinlikle sinemaya gidip izlemelerini öneririm...Korku gerilim sevenlerin uzun süredir muzdarip olduğu klişe benzer filmlerden farklı bir şeyler görmek için bundan daha iyi bir fırsat olmasa gerek...