Giriş Kayıt

Şeytanı Gördüm (2010)

Ang-ma-reul bo-at-da
avatar
laxuribere (17 Haziran 2012)
  • 160/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Ülkemizde nadiren Güney Kore filmlerini sinemalarda görüyoruz. I Saw the Devil filmi şanslı filmlerden biriydi belki de bu açıdan ama aslında bizim için şanslı bi durumdu bu filmi sinemalarda izleyebilmek.
Yönetmen koltuğunda Jee-woon Kim var. Kendisini daha önce A Bittersweet Life ve The Good, the Bad, the Weird filmlerinde hem senaristlikte hem de yönetmen koltuğunda görmüştük. Bu iki filmle kendisini hem Kore sinemasında kanıtlamış hem de dünya sinemasında da tanınmasına yol açmıştı.
Filmin baş rollerinde, Min-sik Choi (Oldboy) ve Byung-hun Lee (A Bittersweet Life)'nin paylaştığını görüyoruz. Byung-hun Lee daha önce The Good the Bad the Weird filmde "kötü" olarak görmüştük ve üst düzey performansı gözlerimizi kamaştırmıştı. Onun öncesinde saten A Bittersweet Life filminde kendisini kanıtlamıştı. Bu iki güzel filmden sonra büyük beklentiler içinde i saw devil filminde nişanlısının intikamını alan ajan olarak görüyoruz.
Bir diğer başrol oyuncumuzun; hepimizin ve hatta bütün dünyanın yakından tanıdığı Min-sik Choi olduğunu görüyoruz. Oldboy filminde ne kadar üst düzey bi performans sergilediğini saten hepimiz ezbere biliyoruzdur. Belki de bir çok kişi Choi'i oldboy filminde izledikten sonra tüm filmlerini izlemek istemiştir (failan tavsiyedir) ama bu filmde kendini hem geliştirdiği için hem de etkileyici performansı ile ayakta alkışladık kendisini.
Film şaşırtıcı güzellikte olan görüntü yönetmenliği ile başlayıp sürükleyici konusu olacak bir filme başladığınıza emin olacağınız bir sahne ile başlıyor. Gizli ajan Dae-hoon'ın nişanlısı yol kenarındadır, aracının tekeri patlamıştır ve Dea-hoon ile telefonda konuşuyor o sırada yardım sever vatandaşımız Kyung-chul nişanlının yardımına koşuyor!
Kyung-chul karakter bakımından "aa evet bu insan gerçektende aramızda geziyor" denilebilecek şekilde gerçekçi. Belki işi gereği belkide toplum arasındaki davranışları gereği bunu diyebiliriz ama bir oyuncuda olmazsa olmazdır karakter analizi ve Choi, Kyung-chul karakterini benimseyerek oynadığını görüyoruz.
Dea-hoon karakterine gelecek olursak, çoğu filmlerdeki intikamcı sevgili rolünün biraz dışına çıkıyor. Sevdiği öldürülen biri olarak intikam bileyen, nefretle kalbi dolan karakterlerin de önüne geçiyor Dea-hoon karakteri.
Filme teknik açılardan bakacak olursak; görüntü yönetmenliğine ayrıca alkışlayabiliriz. Aktüel kadrajın yanı sıra özellikle ayarlanan açısal kadrajlar filmin içine çekiyor. Her ne kadar arka planıda göz önüne getirildiğini düşünsek de kadraj sayesinde yine ana objelerden gözümüzü alamıyoruz.
Sanat yönetmenliğinden konuşacak olursak; filmin dövüş sahneleri çok gerçekçi geliyor insana. Sanki balkondan bi kavga izliyormuşuz gibi(taksi sahnesi favorimdir). Çin filmleri gibi özel bi karegrafi olmadığını görüyoruz ve bu da bizi filmin içine çekiyor. İşkence sahnelerinin yakın plan çekimleri ile sanat yönetmenliğinin özellikle bir takım çalışmalarıyla oluşturulmuş gerçekçi yapı kendinizi gerim gerim germenize neden oluyor.
Ve gelelim filmin ana hikayesi ve genel çerçevesi hakkındaki analizime. Bu yazacaklarım spoiler olacak mı bilmiyorum ama saten Trailer'da var olan konun etrafında dolaşacağım. Avcının Av Olması. Bi seri katil filminin kazanan kaybene dönüştürülmesi. Öfkenin insana neler yaptırabileceği. Ölümün her insanın ensesinde olduğu. En yakınınızdaki bile bir gün yok olabileceği. Etrafta ne kadar caninin yaşadığı. Bir film izlerken ne kadar öfke duyabileceğinizi, ne kadar gerilebileceğinizi. İşte bu film bunların hepsini size sağlama garantisi veriyor.
İzlemeyenler kesinlikle izleme listenizin en başına koymanızı tavsiye ediyorum.
Saygılarımla
Selçuk Sunman



Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film