Giriş Kayıt

Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü? (2021)

avatar
cesuryurek (16 Nisan 2021)
  • 100/ 10
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü? Yılmaz Erdoğan'ın uzun yıllardır sinemaya uyarlamak istediği en başarılı tiyatro oyunlarından biriydi. Kısmet bugüneymiş. Ülkece garip bir heyecan dalgasına kapıldık gittik filmi beklerken, fragmanı izlerken ve tanıtım videolarına bakarken. Kanımca bu filmi, tiyatrosunu izleyenler yorumlamamalı hatta mümkünse oylamamalı bile ancak filmin hitap ettiği kitle de şu an tiktok videolarını izliyorlar peşpeşe ve Twitter'da ailesi ya da akrabalarıyla ilgili komik bir anı uydurma çabalayıp fenomen olmaya çabalıyorlar. Haliyle filmin önermesini, mesajını alan bünye sayısı beklenenin çok altında kalıyor. Benim, yıllarca VCD'den izlediğim Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü oyununun sinemaya aktarılmasına olan mesajım şu:

Bu temcit pilavı yorumu bana çok yüzeysel geliyor. Birçok sitede filmle ilgili hep aynı yorum var. Özgün bir yorum olmaktan uzak, sanki hali hazırda sarılı paketi varmış da insanlar da son dakika oradan alıp film yorumlamaya gelmiş gibi. Yılmaz Erdoğan ömrünün sonuna kadar üretmek zorunda değil. Belli ki anlatmak istediğini yıllarca yaptığı oyunlarda anlatmış. Otogargara, Bir Demet Tiyatro, Bana Bir Şeyhler Oluyor, Surahi Nine, Hijyenik Aşklar, Kayıp Kentin Yakışıklısı, Şimdi Sen Gidiyorsun ya vb. Ki şahsen ben, yaklaşık yirmi beş küsur yıldır ürettiklerini yakından takip eden biriyim Yılmaz Erdoğan'ın, bu yüzden anlatmak istediğini anlıyorum.

Filmin en büyük eksisi tiyatro oyunundan bağımsız çekilememiş olması. Yaşı büyük olan belirli bir kitle zaten tiyatrodan istediğini yeterince almıştı. Yeni nesil için birkaç güncel karakterle, güncel yorum ve hikaye ile film istenenden daha başarılı bir noktaya ulaştırılabilirdi. Anlatılmak istenen daha geniş kitleye hitap edebilirdi ama genel olarak oyuncu kadrosu, (tekrar söylüyorum; Sinan Bengier ve Caner Alkaya gibi kendi rollerini tekrar canlandıran oyuncular istisna) yetersizdi. Sinemanın olmazsa olmazı, hareketli görüntü olayına birçok sağlam hikayenin olduğu sahneler kurban verilmiş. Karakter gelişimlerine yeteri kadar süre verilmemiş. Bkz. Sürme Teyze. Üstün zekalı Gülseren'in makyajı içinde bulunduğu duyguya karşılık verememiş. Ortaokul öğrencisiyken de, kocasını terk edip annesinin yanına dönerken de neredeyse aynı yüz ifadesi. Sinemanın nimetlerinden yeterince faydalanamadığı için film ne yazık ki bazı beklentileri karşılayamadı. Onun dışında artı yönleri de var. Filmi ilk kez izleyen ve tiyatro oyununu bilmeyen bir çok izleyici de abartılı bir beğeni halindeler.Yorumları olumlu ve filmi başarılı buldukları yönünde. Film içinde bulunduğu her dönemi başarılı kostümlerle ve çekim teknikleri ile çok iyi yansıtmış. Tiyatronun da, sinemanın da vermek istediği en bariz mesaj ise ,bilindik tartışmalar arasında kaybolup gitmiş. Ülkenin yavaş yavaş popüler kültüre meyilli ilerleyişi esnasında, ailelerin, kurumların, bireylerin ve hatta yazarların bile varlığını devam ettirebilmek için bu değişime, olumsuz yanlarına rağmen sorgulamadan kapılmaları. Güldür Güldür oyunundaki performansı ile çok fazla hayranı olan Ecem Erkek'in popülaritesini artırmasına rağmen bu filmde Yılmaz Erdoğan'ın kendi öğrencilerini arka planda tutması Çok Güzel Hareketler izleyicisinde bir nebze de olsa hayal kırıklığı yarattığı muhakkak. Atakan Çelik'in filmde bir Youtuber olarak boy göstermesi ve Gülseren karakterinin duygu değişimlerine doğru yer ve zamanda doğru tepkiler verememesi Yılmaz Erdoğan'ın yaklaşık otuz yıldır ekranlarda boy göstermesine rağmen bu zaman zarfında öğrendiklerini çıraklarına aktaramamış olması ihtimalini düşünmüyor değilim. Ecem Erkek yerine Gülseren rolünü Çok Güzel Hareketler'de oynayan Cemile Canyurt'un canlandırabileceğini bir an hayal ettim ve sanki rolün hakkını verebileceği hissine kapıldım.

Sonuç olarak sinema salonlarının kapısına hacizli esnaf dükkanı gibi kilit vurulduğundan beri, Türk Sinemasına değerli bir katkı sunmanın, Korona aşısı bulmaktan daha zor oldu bu zamanda dijital platformlarda yetkisiz eleştirilerle aşırı kötülenen, abartılı yorumlarla göklere çıkarılan yapımların sahiplerinin de eleştirilere kulak tıkayıp Yılmaz Erdoğan gibi yıllardır hayali olan Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü oyunun sinemaya uyarlama cesaretini göstermesi gibi ellerini taşın altına koyma zamanı geldi de geçiyor bile. Ancak bunu yaparken, kendi eseri de olsa hiçbir şeyi taklit etmeden, çağın kültür hareketinin etkisi altında kalmayan özgün yapımlar olmasına gayret etmeliler. Yoksa yirmi yıl sonra canım ülkemde Recep İvedik aramızda konulu bir bilim-kurgu komedi tarzı filmler izleme olasılığımız giderek artacak ve sonra da şimdiki "nesil vay be 2010'lu yıllarda ne izlerdik bu filmleri" diyerek yine ekran karşısına aynı ruh haliyle geçecek.



Türkçe Altyazı © 2007 - 2024 | hd film